01.10.2018
Bilindiği üzere bu yıl
uluslararası iklim değişikliği müzakerelerinde en önemli toplantı, Paris
Anlaşması’nın kurallarının netleştirilmesinin beklendiği Birleşmiş Milletler
İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 24. Taraflar Konferansı (COP24)
olacak. Zirve, 3-14 Aralık’ta Polonya’nın Katowice şehrinde düzenlenecek. Bu
kritik zirve öncesi diplomasi ve yeni açılımların trafiği ise baş döndürücü
oldu. Tayland’daki ara müzakereler, ABD’deki Küresel İklim Eylemi Zirvesi
(GCAS) ve Tek Gezegen Zirvesi üst düzey katılımlarla gerçekleşti; sonuçları
ekonomilerde ve finans dünyasında dönüştürücü ve yapıcı rüzgârlar estirdi.
4-9 Eylül 2018’de
Tayland’ın Bangkok şehrinde gerçekleştirilen ara müzakerelerin ana amacı Paris
Anlaşması Çalışma Programı (PAWP) olarak da bilinen, anlaşmanın uygulama
kuralları ve ilgili detayların Polonya’da düzenlenecek zirve öncesi
netleştirilmesiydi. Eldeki seçeneklerin sadeleştirilmesinin ve Polonya’daki
zirvede müzakerelerin iş yükünün azaltılmasının hedeflendiği bu ara
toplantılarda sınırlı ilerleme kaydedilse de tüm taraflar arasındaki olumlu ve
yapıcı hava devam etmekte. Bu da COP24’ten itibaren elimizde ortak katların en
büyüğü niteliğinde bir kural kitabı olacak demektir. İş dünyasının ve
ekonominin tüm aktörlerinin yakından izlemesi gereken bu kurallar ilerleyen
dönemde yeni mevzuatlar, yeni uygulamalar, yeni riskler ve fırsatlara dönüşerek
hayatımıza girecek. Paris Kural Kitabı, suya atılan bir taşın yarattığı
dalgalar gibi ekonominin, ticaretin, finansmanın her alanına yayılacak.
Tayland’daki ara
müzakerelerin ardından gözler ABD- Kaliforniya’ya çevrildi. 12-14 Eylül’deki
Küresel İklim Eylemi Zirvesi (GCAS), Kaliforniya Valisi Jerry Brown’un ev
sahipliğinde 4000’i aşkın katılımcı ile gerçekleştirildi. Zirve, özel sektör ve
yerel yönetimler başta olmak üzere tüm merkezi devlet dışı aktörlerin iklim
değişikliği ile mücadelede vites yükseltmesi ve hükümetlere güçlü bir sinyal
yollaması bakımından oldukça ses getirdi. Zirvedeki yeni açılımlardan bazıları
şöyleydi: 32 trilyon dolarlık varlığı temsil eden 400’ü aşkın yatırımcıdan
oluşan koalisyon Yatırımcı Gündemi adı verilen bir girişim başlatarak
yatırımcıları iklim değişikliği ile mücadele tedbirleri almaya teşvik edecek.
Küresel düzeyde faaliyet gösteren 16 bankadan oluşan grup, iklim değişikliği
risklerinin sayısallaştırılabilmesi için gerçekleştirdiği çalışmaların
sonuçlarını paylaştı. Bazı finans kurumları portföylerini iklim stres testine
sokacağını açıkladı. ABD’nin ölçek olarak en büyük ekonomilerini temsil eden
bazı eyaletlerin emeklilik fonları ise, yeşil tahvillere, iklim değişikliğine
uyuma ve finansman yaratılmasına dair hedefler açıkladılar. 425 milyon kişinin
yaşadığı 70’i aşkın şehri temsil eden belediye başkanları 2050 itibariyle
karbon nötr olma hedefi belirlediler. 800 milyona yakın kişinin yaşadığı 9100
şehrin iklim eylem planları olduğu ve bu sayının artacağı paylaşıldı. Dünya
Bankası, IFC, Amundi ve diğer büyük finansman kurumlarınca desteklenen Küresel
Yeşil Tahvil Ortaklığı (GGBP) hayata geçirildi. 42 uluslararası finansal kurum
Finansal Kurumlarda İklim Eylemi girişimi şemsiyesi altında toplandı.
Kaliforniya Valisi, iklim değişikliği bağlantılı gözlemler yapmak üzere bir
uydu geliştirdiklerini ve bu uyduyu en kısa sürede uzaya yollayacaklarını
duyurdu.
24-30 Eylül’de
düzenlenen New York İklim Haftası ve 26
Eylül’de Fransa tarafından yine New York’ta düzenlenen Tek Gezegen zirvesi de
benzer düzeyde açıklamalara ve yeni taahhütlere sahne oldu. Dünya Bankası Grubu
gelişmekte olan ülkelerde enerji depolama için 1 milyar ABD doları kaynak
ayıracağını duyurdu. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, 2019’da G7 zirvesine
ev sahibi olacak Fransa’dan zirvede iklim finansmanı konusunun öncelikli olarak
ele alınmasını rica etti ve bu öneri hemen karşılık buldu. Avrupa Komisyonu,
Avrupa Birliği 2021-2027 bütçesinin %25’inin (yaklaşık 320 milyar avro) iklim
hedeflerine ve sürdürülebilir altyapı yatırımlarına aktarılması önerisinde
bulundu. Wall Street Sürdürülebilir Finansman Ağı’nın hayata geçirileceği
duyuruldu. Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kulübü (IDFC), Paris Anlaşması’nın
kabul gördüğü COP21’den bu yana sağladıkları iklim finansmanı miktarının yılda
100 milyar ABD doları seviyesinden 2017 sonu itibariyle 200 milyar ABD doları
seviyesine yükseldiği bulgusunu paylaştı. Küresel düzeyde 500’den fazla
uluslararası kurum tarafından desteklenen İklim Bağlantılı Finansal Bildirimler
(TCFD) Girişimi 1800’den fazla şirket raporunun incelendiği ilk ilerleme raporunu
yayımlayarak dünya genelinde iklim risklerinin ve bağlantılı finansal risklerin
kamuoyu ve yatırımcılarla gittikçe artan oranda paylaşılmaya başlandığını
belirtti.
Ekim ayı ile beraber
önümüzdeki dönemde neler var? İklim değişikliği bağlamında önümüzdeki günler
yine hareketli geçecek. Özellikle Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli
(IPCC) tarafından Güney Kore- Incheon’da gerçekleştirilecek bir toplantıyla
paylaşılacak olan 1,5 Derece Özel Raporu (SR1.5C), 8 Ekim’de tüm dünya kamuoyunun
gözlerini çevireceği etkinlik olacak. Küresel sıcaklık ortalamasındaki artışın
1,5oC ile sınırlandırılması ve sınırlandırılamaması durumlarında
karşılaşacağımız etkiler, bu etkilerin maliyetleri ve alınabilecek önlemlere
dair bilim dünyasından gelen en son bulguların raporda özetlendiği biliniyor.
Ardından 21-24 Ekim’de Polonya’da müzakereler öncesi hazırlık toplantıları
başlayacak. 29 Ekim – 16 Kasım’daki Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu
(ICAO) Konseyi’nin 215. Oturumu, Uluslararası Havacılık için Karbon
Denkleştirme ve Azaltım Mekanizması (CORSIA) uygulamasına dair gelişmelerin
yaşanacağı toplantı olacak. 30 Kasım – 1 Aralık’ta Arjantin başkanlığında
gerçekleştirilecek G20 zirvesi ise iklim değişikliğine uyum için altyapı, yeşil
ekonomide istihdam, uzun erimli azaltım stratejileri, ulusal iklim değişikliği
eylem planları için uluslararası finansman mobilizasyonu gibi gündem
maddelerine sahip.
İklim değişikliği gerçeği
gerek beraberinde getirdiği riskler ve gerekse fırsatlar açısından devletlerin
yanı sıra küresel ekonomiyi ve devlet dışı tüm aktörleri bir devinime sevk
etmiş durumda. Yeni pazarlar, yeni finansal araçlar, yeni stratejiler
olgunlaşırken bildiğimiz dünyadan başka bir dünyaya adım attığımız gerçeği her
açıdan kendisini hissettirmekte.