Escarus

Elektrikli Araçlar Ne Kadar Emisyonsuz?

Paylaşım TarihiMayıs 10, 2021

Ulaştırma sektöründe sürdürülebilirlik üzerine faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşumuz, birkaç ay önce yaptığı bir sosyal ağ paylaşımında 1 litre benzin ve 1 litre dizel yakıt yakılması ile açığa çıkan karbondioksit miktarını verirken, elektrikli araçların hareket halinde sıfır karbon salımı yaptığını vurguladı. Paylaşımın akışı, elektrikli araçların hiçbir şekilde emisyon salımına neden olmadığı şeklinde bir anlam çıkarmaya müsait. Bu blog yazısı, doğrudan emisyonlar açısından doğru olan, ama aynı zamanda yanıltıcı olma riski taşıyan bu paylaşımdan yola çıkarak elektrikli araçların ne kadar emisyonsuz olduğunu ele almaya çalışacaktır.

Elektrikli araçların ulaştırma kaynaklı emisyonları düşürücü etkisi tartışma gerektirmeyen bir konu. Bunu dikkate alan kamu idareleri, elektrikli araçların kullanımını teşvik eden farklı tedbirler alıyor. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da sürücüler elektrikli araçları ile otoyollarda, sadece en az 2 veya 3 kişinin yolculuk ettiği araçların kullanabildiği, trafik sıkışıklığının genelde daha düşük olduğu şeritleri (High Occupancy Vehicle (HOV) lane veya carpool lane) kullanma hakkı alarak, özellikle büyük şehirlerdeki yolculuklarında önemli zaman tasarrufu elde ediyor. Bunun yanında çeşitli ülkelerde, elektrikli araç satın alanlara önemli vergi indirimleri sağlanıyor. Bu tür avantajlar tüketicilerin artan çevresel kaygılarıyla birleşerek elektrikli araç satışlarını düzenli olarak artırıyor. Norveç, 2020 yılında yeni araç satışlarında elektrikli araçların payının %50’yi aştığı ilk ülke oldu.Buna paralel olarak 2018-2029 Dönemi Norveç Ulusal Ulaştırma Planı’nda yer alan hedeflerden biri, 2025 yılında satılan yeni arabaların, kent içi otobüslerin ve hafif ticari araçların tamamının elektrikli ve hidrojen araçlardan oluşması. Elektrikli araçlara doğru olan bu yönelimin yansımasını finansal piyasalarda da görmek mümkün. Elektrikli araç üreticisi Tesla, tüm otomotiv şirketleri arasında piyasa değeri açısından açık ara birinci sırada.2 Aradaki fark o kadar yüksek ki, piyasa değeri açısından Tesla’yı takip eden Toyota, Volkswagen, Daimler, General Motors ve NIO’nun piyasa değerlerinin toplamı Tesla’nın piyasa değerinin altında kalıyor.

Peki elektrikli araçların hareket halinde karbon salımı yap(ma)ması? Yukarıda da belirtildiği gibi, elektrikli araçlar hareket halinde iken karbon salımı yapmıyor, çünkü fosil yakıt (petrol ürünler, LPG, CNG vb.) yanması olmadığından dışarıya yanma atığı da deşarj edilmiyor. Ancak maalesef bu ifade gerçeğin (buz dağının) görünen kısmı. Elektrikli araçların tükettiği elektriği karbon salımı yaparak ürettiğimiz sürece elektrikli araçlar da dolaylı bir şekilde karbon salımı yapmaya devam edecekler. (Elektrikli araçların üretimi sırasında ortaya çıkan emisyona bu yazıda değinmiyoruz. Belki ileride başka bir yazı konusu olabilir.)

Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı’nın (Environmental Protection Agency) elektrikli araçların emisyonları üzerine interaktif bir uygulaması mevcut.3 Seçtiğiniz elektrikli aracın modelini, yaşını ve nerede yaşadığınızı uygulamaya girdiğinizde aracın kat edilen mil başına yaydığı CO2 emisyonunu görebiliyor ve bunu akaryakıtla çalışan muadil araçların emisyonu ile karşılaştırabiliyorsunuz. Uygulamada posta kodu girmenizdeki amaç, yaşadığınız bölgede tüketilen elektriğin üretim aşamasında kullanılan farklı enerji kaynaklarını emisyon hesaplamasına dahil edebilmek.

Şekil 1: Sera Gazı Salımı Karşılaştırması

 

 

Kaynak: https://fueleconomy.gov/feg/Find.do?action=bt2

Bir karşılaştırma yapabilmek için, 2020 yılında en çok satılan elektrikli otomobil olan Tesla Model 3’ün alt modellerinden biri olan Tesla Model 3 Long Range AWD’yi ele alalım.4 2021 model Tesla Model 3 Long Range AWD aracın Los Angeles’ta (California) kullanılması halinde ortaya çıkan toplam CO2 emisyonu mil başına 60 gram iken, aynı aracın Urbana’da (Illinois) kullanılması halinde ortaya çıkan CO2 emisyonu mil başına 200 gram (Şekil 1). Los Angeles’ta kullanılan aracın görece daha düşük emisyona sahip olmasında California eyaletinin elektrik kaynak dağılımında (electricity mix) yenilenebilir enerji kaynaklarının payının nispeten yüksek (%31,7), kömür kaynaklı elektrik üretim payının ise düşük seviyede (%2,96) olmasının katkısı şüphesiz büyük.5 Illinois eyaletinde ise bu oranlar sırasıyla %10 ve %30 seviyelerinde.6 Elektrik kaynak dağılımları arasındaki fark, emisyon hesabında kullanılan şebeke faktörü değerini değiştiriyor ve bu iki şehirdeki farklı emisyon rakamlarını açıklıyor. Şekil 1’de görüldüğü üzere, Amerika Birleşik Devletleri’nin ortalama şebeke faktörü baz alındığında aynı araç sürülen her mil için 120 gram CO2 emisyonuna yol açıyor. Başka bir ifadeyle, Los Angeles’ta kullanılan elektrik ABD ortalamasına göre daha düşük CO2 salımına sahipken Urbana’daki elektrik çok daha yüksek bir CO2 salımı ile üretiliyor. 2021 yılında satılan ve benzinle çalışan yeni bir ortalama aracın CO2 emisyon değeri ise mil başına 410 gram. Dolayısıyla, karşılaştırmamızda ele aldığımız Tesla Model 3 Long Range AWD aracı Los Angeles’ta kullanırsak, benzinle çalışan muadil bir araca göre mil başına yaklaşık %85 oranına karşılık gelen 350 gram CO2 emisyonu tasarruf ediyoruz.

1970-2019 döneminde enerji kaynaklarına göre elektrik enerjisi üretim paylarını gösteren Şekil 2, Türkiye’deki durumla ilgili ön fikir verebilir. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine dayanan Şekil 2’ye göre, elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynakları payının özellikle son yıllarda artış eğiliminde olduğunu görüyoruz ki bu olumlu bir gelişme. 2015-2018 yılları arasında ortalama %31,8 olan toplam üretim miktarı içerisindeki yenilenebilir payı, yenilenebilir enerji santrallerinde son yıllarda meydana gelen kapasite artışının etkisi ve doğal gaz santrallerinde üretimin gerilemesi ile 2019 yılında %43,9 seviyesine yükseldi (jeotermal, rüzgâr, katı biyokütle, güneş, biyogaz ve atık kaynaklardan oluşan hidrolik-dışı yenilenebilir enerji kaynaklarının payı %14,7, hidrolik enerji kaynaklarının payı ise %29,2) ve 2020 yılında %42,4 olarak gerçekleşti. Ancak doğal gaza kıyasla çok daha fazla emisyona neden olan kömürün Türkiye elektrik arzında hâlâ önemli bir rol oynaması, Türkiye’nin şebeke faktörünün yükselmesine sebep oluyor. 2020 yılında kömürden toplam 106,27 teravatsaat (TWh) elektrik üretildi ve kömürün toplam elektrik üretimi içerisindeki payı %34,8 düzeyinde gerçekleşti.

Şekil 2: Enerji Kaynaklarına Göre Elektrik Enerjisi Üretimi ve Payları

 

 

Kaynak: https://tuikweb.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1029

Son Söz

Elektrikli araçlar sera gazı salımını düşürmede önemli bir faktördür. Ancak tamamen emisyonsuz bir alternatif de değildir. Elektrikli araçlardan beklenen olumlu etkilerin elde edilebilmesi için, elektrik enerjisi üretiminde emisyonu düşük kaynakların payının artırılması gerekmektedir.

Dipnotlar:
1https://www.euronews.com/2021/01/05/norway-becomes-first-country-where-electric-vehicle-sales-exceeded-50-of-car-trade-in-2020 
2https://companiesmarketcap.com/automakers/largest-automakers-by-marketcap/
3https://fueleconomy.gov/feg/Find.do?action=bt2 
4https://www.statista.com/statistics/960121/sales-of-all-electric-vehicles-worldwide-by-model/#:~:text=The%20Tesla%20Model%203%20was,of%20roughly%20365%2C000%20in%202020. 
5https://www.energy.ca.gov/data-reports/energy-almanac/california-electricity-data/2019-total-system-electric-generation 
6https://ilenviro.org/energy/#:~:text=Energy%20in%20Illinois,nation)%20and%2010%25%20renewables. 

Dr. İsmail Çağrı Özcan

Dr. İsmail Çağrı Özcan